18 Nisan 2014 Cuma

Sahte Gülümsemelerin Ardında Yatan Gerçekler...

Sahte gülüşlerin, alaycı bakışların altında yatıyordu gerçekler. Bir kadının özgürlüğü kocasına olan bağlılığıyla sınanıyordu. Boşanmak teoride kabul edilebilir dururken, pratikte toplum çerçevesinde kınanan bir davranıştı. Bir kadının yeri kocasının yanıydı.


Değerler maddi yönden ölçülüyor ama görüntüsel olarak bakıldığında manevi değerlerin ön planda olduğu vurgulanmaya çalışılıyordu. Bütün çabalar var olanı daha sevimli göstermek içindi. Gerçekliğin üstü masumiyetle ört bas edildiği müddetçe daha az can yakıcı olacak gibi duruyordu.

Peki ne oldu da Archer evlenmek için gün saydığı May ile Madam Olenska arasında gel-gitler yaşamaya başladı? Var olduğu toplumun bir parçasıyken düşüncelerini neden toplumun süzgecinden geçirmemek konusunda diretti de Madam Olenska'yı sadece toplumdan dışlanmaması için kocasından boşanmasından vazgeçirmeye çalıştı?

Peki aşk... Sarsıcı arzuların ardında, tutkunun hüküm sürdüğü aşk; havada asılı kaldı ve masumiyete olan yaklaşım nedeniyle insanlar duygularını suskunluklarına gömüp hayatlarına devam ettiler mi? Edebildiler mi? Aşk bu kadar üstünkörü yaşanabilecek kadar sığ bir duygu muydu? Bu kadar geçici bir heves miydi bu yoğun duygular? 



Bakışlardan okunan ama kelimelere dökülemeyen onca şey... Sadece toplum içinde kabul görmek için, hayata devam edebilmek için değer miydi? Özgürce yaşayıp da paraya bağımlı olmadan, onca şaaşaya gerek duyulmadan, onca gösterişe muhtaç olmadan devam edilemez miydi hayata? Madam Olenska'yı tutan neydi kocasındna ayrılmaması için? Sadece sosyal statü ve maddi özgürlüğe karşılık hapis hayatı yaşanır mıydı?


İnsan sevmediği biriyle hayatını devam edebilir miydi peki?

Bu soruların ve daha bir çok sorunun cevabı Edith Wharton'un kaleminden biz okuyucularla buluşma imkanı bulan ve Pulitzer Ödülüne layık görülen, MASUMİYET ÇAĞI kitabında. 20.yüzyıl Amerika edebiyatının en önemli kadın yazarlarının başında gelen Edith Wharton, ününü bu kitaba borçlu diyebiliriz ve bu kitapla buluşmamı sağlayan yayınevi de Altın Bilek Yayınları :)

Karakterler resmen birbirleriyle konuşmuyor ve düşünce okuyor gibi karşılarındaki insanların duygularını tahmin etmeye ve ona uygun şekilde hareket etmeye çalışıyorlar. İnanın kitabı okurken insan o suskunluğu yutkunarak üzerinden atmak istiyor. Ah diyordum her seferinde "Ben orada olacaktım da tüm içimden geçenleri tek tek söyleyecektim."
Ama o çağdaki toplum içinden geçenleri söyleyebilenlerin değil, tahminlerinden istikrarlı sonuçlar elde edebilenlerin çağıymış. Ben o çağa pek de uyumlu değilmişim. 

Şimdi de kitaptan ufak alıntılara yer vermek istiyorum:

"Ruhuna sahip olduğu genç yaratığın açık alnına, ciddi gözlerine ve sevecen, masum ağzına büyük bir saygıyla baktı. İçinde yaşadığı ve inandığı sosyal sistemin bir ürünü olan genç kız hiçbir şey bilmiyor ve çok şey bekliyordu."

"
-Yalnız olmayı çok mu seviyorsun?
- Arkadaşlarım bana yalnızlık duygusunu hissettirmediği sürece evet.
"

"Bu genç bayanın gözlerinden bandajı çıkarmak ve ileri bakmayı öğretme görevi kendine aitti; fakat bu zamana kadar böyle kaç nesil gözleri bağlı bir şekilde evlenmişlerdi? Bilimsel kitaplardaki birkaç düşünceyi hatırlayınca (Kentucky mağara balığının işe yaramadığı için artık gözleri olmadığını) biraz ürperdi. May Welland'a gözünü açmasını rica ettiğinde boşluğa anlamsız bir şekilde bakaya devam ederse ne olacaktı?"

"Hepimiz bu kadar sahte miyiz yani; diye geçirdi içinden.İinsan zayıflığına acımasına eşit olan insan rezilliğine karşı içgüdüsel nefretini kendine kabul ettirme çabası yüzünden kafası karışmış bir halde hayatında ilk defa ilkelerinin ne kadar basit olduğunu fark etti."

"Hayal gücüne karşı aklı ve deneyime karşı kalbi mühürleyen bir masumiyet..."

"Eğer senden vazgeçmezsem, seni sevemem..."

Kitabın Adı: Masumiyet Çağı
Kitabın Yazarı: Edith Wharton
Yayınevi: Altın Bilek Yayınları



Hiç yorum yok :