Altın Bilek Yayınlarından çıkan, Cenk Kayakuş'un dördüncü romanı olan Piri Reis'in Sırrı kitabını sonunda okumayı bitirdim ve sıcağı sıcağına kitap hakkında düşüncelerimi yazayım dedim.
Hem bu şekilde kitap hakkında duygularımı da daha rahat, unutmadan aktarabileceğim. Hoş şöyle de bir gerçek var ki bu kitabın etkisinde bir hayli uzun süre kalacağım gibi gözüküyor. Çünkü kitap tek kelimeyle özetlenecek olursa "SARSICI"
Normalde tarihi içeriğe sahip kitapları okumayı sevmem ama Cenk Kayakuş Piri Reis'in hayatının son yirmi yılını -gizemli zamanlarını- oldukça sağlam bir şekilde kurgulayarak roman haline getirince bana da okumak düştü. Ne de olsa hem tarihi ufak alıntılar vardı hem de en sevdiğim türden bir gizem, sırlar perdesi söz konusuydu.
Kitabı elime alır almaz kapak tasarımından oldukça etkilendiğimi söylemek isterim. Ayrıca kapak tasarımının kitaptaki bir olayın görselleştirilmiş hali olduğunu kitabı bitirdiğimde fark etmiştim. Bu da oldukça hoşuma giden, kitap hakkında bir kaç ayrıntıdan biri ve bunu da sizinle paylaşmak istiyorum.
Cenk Kayakuş, Piri Reis'in Sırrı'nda zekasının inceliklerini kullanarak kurguyu oldukça sağlam oturtmuş. Aha burda eksiklik var diyebileceğiniz hiçbir şeye rastlamayacaksınız yani. Hatta ayrıntılar o kadar güzel işlenmiş ki insan okurken hayal gücünü çok iyi bir şekilde kullanıp satırların arasından hayal alemine akıp gidiyor.
Yine kurgunun iyiliğinden ve yazarın kaleminin kuvvetli oluşundan olsa gerek kitap oldukça akıcı. Hani derler ya insanın elinden bırakası gelmiyor. İşte bu kitap da onlardan biri. Başladığınız anda soluğunuzu tutuyorsunuz ve kitap bittiğinde de rahat bir nefes alıyorsunuz.
Kitap ilk sayfalarında Piri Reis'in dünya haritasının görselleriyle karşılıyor okuyucuyu. Harita görsellerinin altlarında da konuyla ilgili açıklayıcı ufak ufak dipnotlar düşülmüş. Bu ince ayrıntı da okuyucuyu bir zahmetten kurtarıyor. Hani benim gibi bir internet kurdu bile acaba daha başka ne olabilir ki konuyla ilgili diye bilgisayar başına geçip de araştırma yapmadı. Siz düşünün yani durumu :)
Kitabın başlangıcında insanı kitaba kenetleyecek şu cümlelere yer verilmiş:
"İlerlemek için belirli bir yola sahip olmayan herkes bu dünyadaki en büyük tutsaktır. Aslen, seçimlerden soyutlanmış bir belirsizliğin içinde kaybolmak değildir tüm mesele. Asıl sorun; kapıldığımız akıntının sonunda, nereye ait olduğunu bilmediğiniz meçhul bir adaya da varsanız, başarmış olmanın getirdiği müfrit zevkten mahrum olmaktır. Kaybolan için yaşamaya devam etmek zordur bu yüzden. Çünkü hayat rastgele kazanılmış zaferlerden hoşlanmaz."
Sonrasında kitaptan ufak alıntılarla devam edecek olursak da şu paragrafa yer vermeden geçmem doğru olmaz diye düşünüyorum.
"Zamanı hor kullanan herkes, sonsuza dek yaşayacakmış gibi davranıyor. Günün birinde yok olacağına inanan benim gibileriyse, yaşadığı her saniyeyi değerli kılmaya ve onu daima bir 'an'a dönüştürmeye çalışıyor. Ne yazık ki bunu yapanlar olarak sayımız çok az."
Sonra sonra oldukça hoşuma giden kısımları da aktarmak istiyorum. Hani neredeyse kitabı okurken elimden kalem düşmedi. Çünkü yazarımızın kalemi başta da dediğim gibi oldukça kuvvetli. İnsan bazı cümleleri tekrar tekrar okuyor ki aklında daha da bir fazla yer etsin.
"Dünyanın çıplak gerçekliği acıyla besleniyordu ve bu gerçeklikle karşı karşıya kalmak, sadece güçlülerin dayanabileceği, hayat boyu süren bir işkenceydi."
"Aptallardan uzak duran tüm keder, gerçeği görebilenlerin omuzlarına biniyor..."
Kitabın konusunu da ufak da olsa anlatayım ki kitabı almak isterseniz içinizdeki kuşkular yok olsun. Açıkçası kuşkuya yer vermeyin derim ben de yine de son karar sizindir.
Bilindiği üzre Piri Reis'in çizmiş olduğu dünya haritası oldukça ünlü ve yine Piri Reis'in hayatının son yirmi yılıyla ilgili bilindiği üzre neredeyse doğru dürüst hiçbir kaynak yok. İşte bu ufak boşluktan içeri doğru sızıyor Cenk Kayakuş kitapta ve bu boşluğu harika bir kurguyla okuyucuya aktarıyor.
Ayrıca bilinen bir gerçek var ki Piri Reis padişahın emriyle denizlerde fersah fersah yol almış fakat hayata gözlerini kellesi uçurularak kapatmıştır. Daha da önemlisi onu görevlendiren padişahın emriyle kellesi uçurulmuştur. Emri verense Kanunu Sultan Süleyman'dır... Padişah ne oldu da sayısıyla sefere çıkarttığı, en güvendiği adamlardan biri olan Piri Reis'in kellesinin uçurulmasını istedi? Ortada çözümlenemeyecek bir husumet mi vardı? Bu katlin ardında gizli olan sır neydi? Hangi tarihi belgeler bu durumu bugüne taşımış olabilir? Geçmiş hakkında yazılmamış, çizilmemiş olaylar hakkında nereden yararlanılarak bir sonuca ulaşılabilir? Geçmişin karanlık odaları nasıl aydınlatılır?
İşte tüm bu soruların cevabını romanın baş kahramanı Hakan Geda verecek. Hırslı, azimli, korkusuz Hakan Piri Reis'in sırrını çözecek mi? Gelin kitapla birlikte bu cevaplara Hakan'la birlikte nail olun.
Okuyun, mutlu olun :)
Kitabın Adı: Piri Reis'in Sırrı
Kitabın Yazarı: Cenk Kayakuş
Yayınevi: Altın Bilek Yayınları