aşk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
aşk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Mayıs 2015 Çarşamba

Hayat Yayınları Kitapseverleri Hayata Aşkla Dokunmaya Davet Ediyor!


Hayat Yayınlarının "Aşkla Dokun Hayata" serisinin iki kitabını dün itibariyle okumuş bulunmaktayım sevgili blog okuyucularım. Ha ben sadece bu okuduğum iki kitapla seriyi yarım bırakır mıyım hiççççççççççç???

Tabii ki de HAYIR! Serinin devamını da mutlaka okuyacağım ve biliyorum ki kendimi tutamayıp burada okuduğum diğer kitapların hakkında da yorumlarımı yazacağım :)

Seriden okuduğum ilk kitaba gelecek olursak, Aşk-ı Lâl'den bahsetmem gerekir. Kitabı okuldaki öğle arasında, bir solukta okuyup bitirdim. Yeri geldi içim acıdı, yeri geldi ahh çektim. 


Kitapta altını çizdiğim dolusuyla yer var. Bunlardan birkaçını sizinle paylaşayım. 

"Mahşere kadar sırtın sırtımda, aklın aklımda, ruhun ruhumda, sesin kulağımda, aşkın içimde, hasretin yamaçlarımda olacak. Ve biz var oldukça, bu diyara yağan her yağmur, senin hasretin için döktüğüm gözyaşlarım olacak... Ey sevgili! Yüzün yüzüm, ömrün ömrüm, ruhun ruhum olsun... Seninle başladı varlığım. Yokluğum da ancak seninle olsun..."


"Sözlerin bahçesine girdim seninle. Gönül güllerinin diline şahit oldum. Varlığın, acımasızca çekti tenimden ruhumu. Üzülürsün diye utandım da ah etmedim. Hasretin, vuslatın senediydi. Sensiz her bir anı şahit tuttum kendime. Sensizliğin resmini astım duvarıma. Umudun ışığıyla aydınlattım. Bekledikçe anladım sabrın güzelliğini. Sen, beklemek miydin yoksa? Yok olmak mıydı yoksa bedelin? Tenimden ve ruhumdan geçtiğimde, geriye kalan yokluk olur muydu?"



Seriden okuduğum ikinci kitap ise yukarıdaki görselden gördüğünüz üzre Elifnâme :)

Onun içinde de şiirler ve şiirlere bağlı harika yazılar var. Aşk-ı Lâl'de anlatılan iki aşığın durumunun aksine bu kitapta sanki dolusuyla aşık var. Hepsi bambaşka durumları anlatan... Bambaşka gönüllerden dökülen... 

Aşk-ı Lâl'ın yazarı, Sebahattin Ceylaner'e ve Elifnâme'nin yazarı Baki Evkaralı'ya bu harika iki kitap için teşekkür ederim. Ve en önemlisi Hayat Yayınlarına bu seri için çooook çoook teşekkür ederim.

Serideki tüm kitapların adını yazayım da blog okuyucularım eksik okumasınlar efendim :)

Aşk-ı Lâl

Elifnâme

Aşk-Rana

Her Şeyi Allahtan İste

Aşk- Leyla

Bana Aşkımızı Anlat

Yalnızca Rabbine Yönel

Gülsima Ağlama Ne Olursun

Aşk, insanoğlunun kalbinde hala şarkılarını söylemeye devam ediyor. 
Siz de HAYATA AŞKLA DOKUNMAYA var mısınız?


10 Aralık 2014 Çarşamba

Pabucumun Ajanı-2 Sonunda Elimde :)


Pabucumun Ajanı-1 ansızın bitmişti. Elimde kitap, aklımda hayaller acaba bu hikayenin sonu nerede bitecek diye diye ikinci kitabı beklemeye koyulmuştum.

Sonunda kitap yayınlandı ve ben de en en en kısa sürede kitaba ulaştım. Birinci kitabın bitiş heyecanıyla başladım kitabı okumaya.

2. kitapta da soluksuz ilerliyorum şu an. Aşka olan özlemim hızla artıyor. Deniz'in hazır cevaplığı gülümsetiyor. Tuna'nın soğuk duruşu donduruyor... 

Mert'in Yasemin'e olan ziyareti de nerede mi kaldı? İlk kitap biraz bahsedip de ara mı verdiydi bu konuda? Yeni ikilimizi merak mı ediyorsunuz? Bence ikinci kitabı da alın, beklemedeeeeeeeen!!!

Bekleyen pişman olur benden demesi.

Neyse ayyy ben kitabımı okumaya gidiyorum :)





26 Ekim 2014 Pazar

Ejder Serisinin En Son Çıkan Kitabı: Ejderin Büyüsü


Türk kahvesi içmeyi seviyorum ama yanında harika bir kitap varken o kahveyi daha da bir zevkle içiyorum.

Ejder serisinin son kitabını okurken de türk kahvemi yanımdan eksik etmedim. Keita'nın kaprislerine katlanan Ragnar'a içim burkulurken, kahvemin yanında yediğim çikolata mutsuzluğumu biraz da olsa dindirdi diyebilirim.

Serinin her kitabında olduğu gibi bu kitapta da entrikalar gayet dozunda. Heyecanı bu sayede sonuna kadar ruhunuzda hissedebiliyorsunuz. Hem duygusal yönden tatmin edici hem de insanı sıkmayacak türden sürükleyici bir kitaptı.

Keita'nın birçok farklı yönü bu kitapta gözler önüne serilmiş. Oysaki serinin diğer kitaplarında kızıl ejderimiz mızmız, yaramaz, memnuniyetsiz, annesinin baş belası bir karakter olarak resmediliyordu. Ve bu sefer bu kitapta başka yönleri de gayet ortaya serilmiş karakterin. 

Hatta kitaptan ufak bir alıntı vereyim:

"Unutma savaş lordu. Burada göreceklerine aldanma. Ben, olduğumu düşündüğün kişiden farklı değilim."

Keita'nın gayet güçlü ve gözdağı verecek kapasitede farklı bir karakter olduğunu verdiğim alıntıdan anlayabilirsiniz.

Kitaptan birkaç alıntı daha yazayım da yazıma öyle son vereyim.

"Çok şirin değil mi? İki yıldır kana susamış yabanilerle birlikte ama hala yumurtadan çıktığı ilk günkü kadar sevimli. Aslında yumurtadan ilk çıktığında, gördüğü ilk yüz benimki olmuştu. Annem, kabuğundan çıktığında kendisine haber vermemi söylemişti ama ben istememiştim.Sadece benim olmasını istiyordum."

.............................................................................

"Bu dünyada yalnız yaşayamazsın oğlum. Ailene ihtiyacın var. Ve bir gün, sana ne kadar ihtiyaçları olduklarını fark edecekler."

.............................................................................

"Acı çekmen sana başkalarına acı çektirme hakkı tanımaz. 
Keita gözlerini devirdi. 'Sen ve şu derin felsefi zırvaların...'

'Şu derin felsefi zırvalarımı seversin sen.'

'Benim saçma öfke krizlerime engel olunca sevmem. Sen böyle mantıksal çıkarımlar yaparken onurlu bir şekilde fırlayıp gitmek çok zor oluyor.'

'Onurlu bir şekilde bir yere fırlayıp gidemezsin.'

Keita gülmemek içn dudaklarını ısırdı.Ren'i bu yüzden seviyordu.Durum ne olursa olsun, her şey ne kadar sinir bozucu, korkunç veya dehşet verici olursa olsun, Keita'yı her zaman güldürebiliyordu."

.............................................................................


"Kuzey ellerinde yakalanmak, tecavüze uğramak anlamına gelebilir. Bu da ne kadar hoş olmasa da en azından hayatta kalmak anlamına gelir, Lord Ragnar. Ama Hükümdarlıkta yakalanmak, çarmıha gerilmek demektir. Ve çarmıha gerilmek demek, ölmek demektir. Ölünce yapabilecek çok bir şey kalmıyor, değil mi? Ayrıca -yine burnunu kırıştırdı- çarmıha gerilmenin hızlı bir ölüm olmadığını işittim, özellikle ejderhalar için. "

.............................................................................


Şimdilik bu kadar. Başka kitap yorumlarımda görüşmek üzre.

Kitapla kalın, mutlu kalın.

10 Eylül 2014 Çarşamba

Asude'den Pabucumun Ajanı


Ephesus Yayınları aracılığıyla Asude'nin kaleminden hayat bularak okuyucusuyla buluşan Pabucumun Ajanı-1 daha ilk sayfasından okuyucuyu kahkahalara sürüklüyor.
Bu kahkaha bombardımanına tutulanlardan biri de benim.

Hatta o kadar eğlenceli ki birçok satırı sonradan tekrar okuyup da gülümsemek için renklendirdim. Üstteki fotoğrafta da bu renklendirmelerden biri mevcut.

Ne demiş güzel yazarımız ya da romanımızın güzel kahramanı, fiyasko birlik başkanı Deniz Akın:

"Bir oda dolusu külçe altın içinde tek başına dikilen tenekeye benziyordum. Allahım, benim burada ne işim vardı?"


Kitabı kahvaltımı yaptıktan sonra elime aldım. Şöyle bir balkonda cıvıl cıvıl çocukların sesleri de gelirken bir yandan çayımı yudumlayayım ve bir yandan da Pabucumun Ajanı ile eğlenceli vakit geçireyim dedim.

İyi ki de öyle dedim. 

Şimdi de kitaptan aldığım zevki sizlere de haber vereyim diye pc başına geçtim ve bu cümleleri yazıyorum.

Eğlenceli zaman geçirmek istiyorsanız bu kitabı okumaya başlayın derim :)


17 Ağustos 2014 Pazar

Nancy Pickard'dan Bakire

Yazıma kitabın kapak yazısını yazarak başlıyorum.

Small Plains Bakiresi kimdi ve nasıl öldü?

Acımasız bir cinayetle değişen hayatlar...
Küçük bir kasabadaki sahipsiz bir mezar...

On yedi yıldır saklanan korkunç gerçeği öğrenmeye hazırmısınız?


Macavity, Agatha, Anthony, Shamus ve Barry ödüllü yazarımız Nancy Pickard'dan yürek burkan bir hikaye: Bakire!

Küçük bir kasabada birbirine her şeye rağmen mükemmel derece bağlı dostlar. Her ne olursa olsun en yakın arkadaşına arkasını dönüp gitmesine neden olmayacak yaşanmışlıklar...

Ve bu körü körüne bağlılığın ardında yok olup gidecek bir beden... Bir can! Bakire!

O gece olacaklardan haberdar olmayan bir çift. Hayatlarının baharında, sırılsıklam iki aşık... Yarının onlara ne getireceğinden habersiz geceyi birlikte geçirmenin vereceği hazzın sarhoşluğuyla birlemeye hazır bedenler...

Ufak bir tıkırtıyla bir daha hiç birleşmemecesine ayrılacaklar mı? 
Gelecek onlara neler gösterecek geçmişin gölgelerindeki sırlar gün yüzüne çıkmadan?

Cevapsız sorular, beklenmedik sonuçlar... Hepsi ama hepsi bu kitapta.  Nancy Pickard'ın kaleminden hayat bulan karakterlere sıkı sıkı bağlanacak, suçlunun kim olduğunu öğrenmek için satırları adım adım takip edecek ve her attığınız adımda daha da şaşıracaksınız.

Soluksuz okuyacağınız, sürükleyici bir kitap sizi bekliyor.


Birlikte eğleniyoruz.
Birlikte iyiyiz.
Birbirimize ihtiyacımız var.
Daha iyi görünmek için sana ihtiyacım var.
Bana ihtiyacın var çünkü, açıkçası...

"Geçmişi senin gibi lekeli birinin bu konularda fazla seçim şansı yok!"


Kitabın Adı: Bakire
Kitabın Yazarı: Nancy Pickard
Yayınevi: Ephesus Yayınları

15 Ağustos 2014 Cuma

Kitaplarla İç İçe Bir Mim

Bu mim'i DeepTone'da gördüm ve ben de yazayım dedim. Hani beni etiketleyen falan yok. Baştan belirteyim :D 

Ayrıca mimi yazmak istememin sebebi de mim'in konusunun oldukça hoşuma gitmesi :)

Başlayalım bakalım yazmaya.

1. Kitaplığınızda en ilginç kitap isimleri hangileridir?


2. 2014 yılı başından beri kaç kitap okudunuz?

Tuttuğum çeteleye göre 32 kitap okumuşum. Az gözüküyor olabilir ama KPSS'ye deli gibi hazırlandığımı belirtmek isterim.

3. 2014 yılı için bu yılın kitabı dediğiniz kitap hangisidir?

Ursula K. LeGuin hayranı olaraktan Metis'in Yerdeniz serisini tek bir cilt haline getirmesi beni aşırı mutlu etmişti. Bu yüzden benim için bu yılın kitabı Yerdeniz.


4. 2014 yılında ilk defa okudum dediğiniz yazar kim?

İlk defa okuduğum yazar Mine Duran ve kitabı da Serafina. 
Yazarın yarattığı karakter bende derin izler bıraktığı için kitap kahramanı olan Serafina'nın adıyla, hayranı olduğum yazarın soy adını birleştirerek kendime yeni bir google adı bile edindim. Benim için bir milat oldu bu kitap.


5. 2014 için okuma hedefiniz?

Açıkçası bir hedefim yok. Sadece zevk aldığım için okuyorum. Bir hedef koyarak canımı sıkmak istemiyoruz. Bir de önümde atanma durumu varken hedef belirlersem onca keşmekeş arasında yalan dolan olur o hedef... Ona ulaşayıp diye hırslanırsam da ben heder olurum. En iyisi mi iyi böylesi.

6. Kitap okumak tamam da onun kadar sevdiğiniz bir başka etkinliğiniz?

Tabii ki de film izlemeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeek :) Hatta izlediğim filmleri de şurada yazıyorum ben.

7. Diğer etkinliği sevme nedeniniz?
Biraz olsun gerçek hayattan uzaklaşmamı sağlıyor.

8. Blog okurlarından dilek, istek ve ricalarınız?
Kafanızın estiğini yapın arkadaş.

9. Okuyup da anlamadığınız kitap?

Orta okulda tutup da Böyle Buyurdu Zerdüşt okumuştum. Doğal olaraktan hiçbir cacık da anlamamıştım.
Sonradan kitabı tekrar okudum tabii ki de :)

10. Okuyup da sevmediğiniz, sıkıldığınız kitap?

Elif Şafak'tan Aşk!

Mimlediklerim ise Zamska ve Ot İnsan :D




20 Temmuz 2014 Pazar

Edith Wharton'dan Harika bir Kitap daha: İki Kız Kardeş


Harika bir kitabın ardından tekrar merhaba diyorum okuyucularıma.
Malum kpss nedeniyle çok fazla kitap okuyamıyordum. Ara sıra zaman buldukça birkaç sayfa göz atıyordum kitaplara. 

Benim gibi kitap sevdalılarına oldukça zorlu bir süreç oluyor kpss ama sonu hayırlı olacakmış gibi geliyor bu sefer için.

Neyse lafı kısa keseyim de merhaba dediğim kitaba giriş yapayım.

Edith Wharton'dan okuduğum ikinci kitap: "İki Kız Kardeş"
İlk okuduğum ise Masumiyet Çağı'ydı ve tadı hala hayallerimde.

Yazarımız Edith'in kaleminin büyülü vurgusu insanın beyninde tarihi bir görsellik yaratıyor. İnsan beyaz perdede sanki o anları izliyormuş hissine kapılıyor. 

İki Kız Kardeş kitabının konusuna da gelecek olursak:
"Hem ev, hem iş yeri olarak kullandıkları evde yaşayan Bruner kardeşler evlerine bir masa saati almaya karar verirler ve olay örgümüz burada yazılmaya başlar. Ancak şöyle bir durum vardır kendilerine bu masa saatini satan adama iki kız kardeş de aşık olurlar. Birinin verdiği ödünlerle bir diğeri aşkının peşine düşer..."

Kitabı bir solukta okudum hem de kpss ile ızdıraplardan ızdırap beğenirken. İyi ki de okumuşum biraz da olsa stresimin arasında soluklandım.  Hem de bu kadar büyük bir özverinin altında ezilen kardeşler arasındaki ilişkiye şahit oldum. Bir bilinmezin ardında onlarla sürüklendim durdum.

Kitaptan altını çizdiğim satırları da sizlerle paylaşmak istiyorum :)

"Hava nemli ve soğuktu, gökyüzü güneşe yüzünü göstermeyen asık suratlı bulutlarla kaplıydı ve hafiften kar yağıyordu. Sabahın ilk ışıklarında sokaklar en çirkin ve bakımsız hallerinde görünüyordu; fakat kendisinin sorumlu olmadığı herhangi bir durumdan rahatsız olmayan Ann Elize için sokaklar gayet şirin görünüyordu."

"İşte annelerin başına gelen buydu. Onlar katlanıyorlar, diye düşündü Ann Eliza; o halde neden kendisi katlanmasındı? Ah, ama önce onlar evlenmişlerdi; kendisininse hiç şansı olmamıştı. Ve şimdi de kendi kurduğu hayatı sonsuza kadar kaybediyordu; çoktan kaybetmişti, içten içe ve derinden bakıldığında çoktan kaybetmişti, yakın bir gelecekte dışarıdan olan yakınlıkları da sesler ve gözler yüzeyinde kaybolacaktı. O anda Evalina'nın mutlu olduğu düşüncesi bile onu avutmadı; ya da bu avuntunun ışığını görmüş olsa bile kendini ısıtamayacak kadar uzakta olacaktı. Kişisel ve vazgeçilemeyen bir bağa, kendisine ait acılara ve sorunlara karşı hissettiği açlık Ann Eliza'nın ruhunu kavuruyordu: bir daha asla yalnızlığıyla yüzleşecek cesareti olmayacak gibi geliyordu."

Kitabın Adı: İki Kız Kardeş
Kitabın Yazarı: Edith Wharton
Yayınev: Altın Bilek Yayınları




26 Nisan 2014 Cumartesi

Bülent Usta'dan Sen Kaç Ben Onları Oyalarım ile Günümüz Kahramanlarına Bir Bakış


Bülent Usta'nın kaleminden çıkan, Trend Yayınevi sayesinde kitap raflarında yerine alan bu muhteşem kitabı okumayı sonunda bitirdim.
Kitabın adı kadar -Sen Kaç Ben Onları Oyalarım- içeriği de oldukça ilgi çekici. Normal bir polisiye ya da kaç-kovala tadında bir kitap beklerken her karakterin o an yaşadığı durum kendi ağzından anlatıldığından, kitabın üslubu da insanı oldukça etkiliyor.

Bir olaya sağ taraftan bir karakterin gözüyle bakarken, sol taraftan başka bir karakterin gözüyle bakıyorsunuz. 
Oluşturulan her karakterin olay örgüsü içindeki önemi kendi cümleleriyle kitaba yansıtılmış durumda. Bu yüzden de kitabı okumak oldukça kısa sürüyor. Yani demem şu ki bir karakterden başka bir karaktere geçişlerde kesintiler yok, aksine kitabı akıcı yapan karakterlerin kendi cümleleri.

Bir solukta okudum bu eşsiz kitabı. Hatta çok zamanım oldmadığından otobüste bitirdim resmen kitabı. O kadar kendimi kaptırmışım ki bir seferde ineceğim durağı geçirdim :)

Kitaptan ufak alıntılarla yazımı sonlandırmak istiyorum.

Hepimiz suyun altındayız. 
Aşık olduğumuz anlarda, güldüğümüz ya da bir sanat eserine baktığımız anlarda, suyun üstüne çıkıp ciğerlerimizi hava ile dolduruyoruz. 
Sonra tekrar suyun altına giriyoruz. 
Her an boğuluyoruz ama ölmüyoruz.


İnsanlar kurşunları duvara saplamak amacıyla yapsalardı, o zaman duvara saplanmak isterdim. 
Ama insanlar duvarları, sınırları belirlemek için yapar. 
Kurşunları da öldürmek için.


Benim ülkem biraz Doğu'dur biraz Batı'dır. 
Doğulu gözüyle bakarsan Doğu'nun bittiği yerdir. 
Batılı gözüyle bakarsan Batı'nın bittiği yerdir. 
Bitiktir. Herkese göre ötekidir. Öteki olmak zordur. 
......................................
Bu kadar silahın olduğu bir dünyada, bu silahların tüketileceği savaşlar olmak zorundadır.


Aşk hayatın amacı gibi sunuldu bize. 
Filmlerde, şarkılarda, kitaplarda hep aşk vardı. 
En sert gerilim filmlerinde dahi bir yere aşk sıkıştırılmazsa olmazdı. 
Aşkın bize bu kadar fazla sunulması onu hayatımızın olmazsa olmazı yapar. 
Eğer aşık değilsek sanki eksik bir şey vardır yaşamımızda. 
Ve bu nedenle deli gibi aşkı ararız. 
Ruh ikizimiz, ten uyumlumuz, seks partnerimiz, kalbimizin diğer yarısı, ying isek yangımız, yaşam sebebimiz, oksijenimiz, azotumuz, boku boncuklu, teri yifsen loren dö la parfümlümüz. 

Üçüncü sayfa haberlerinde aşk cinayetlerini gördükçe bu saçma duyguya yüklenen psikopat anlamalara şaşırıyorum. Bir çocuk sevdiği bir oyuncağı başkaları oynamasın diye parçalar mı? Ama yetişkin parçalar!


Kitabın Adı: Sen Kaç Ben Onları Oyalarım
Kitabın Yazarı: Bülent Usta
Yayınevi: Trend Yayınevi

16 Şubat 2014 Pazar

Biri Beni Durdursun, Yoksa Kötü Olacak...

Ömrü boyunca kaç kez aşık olur insan, kaç kez sever, kaç kişiye yer açar yüreğinde? Bir kalp kaç kez göçer bir bedenden başka bir bedene?

Olivia işte bu soruların cevabını zaman çok geçtikten sonra idrak edecekti... İnatçılığı, gururu, ketumluğu, daha doğrusu onu o yapan her şey ama her şey Caleb'le olan ilişkisinin önünde aşılması güç duvarlar örüyordu.

O gün yağmurun azizliğine uğramasaydı Olivia, kader ağlarını örmeseydi, Caleb'le o müzik mağazasında karşılaşabilir miydi? Bence hayır. Hayatta her şeyin ama her şeyin bir sebebi var ve onlar tekrardan bir ilişkiye yelken açabilecekler miydi, korkusuzca, her şeyi sil baştan düzenleyerek...

Ama her şey Olivia'nın düşündüğü gibi değildi. Ellerini terleten, nefesini kesen, kötü anıların korkusuyla kalbini küt küt attıran anıları sadece kendine aitti artık Olivia'nın. Çünkü Caleb hafızasını kaybetmişti. Olivia ile ilgili tek bir anısı dahi kalmamıştı. Ve işte bunu öğrendiğinde Olivia'nın içinde bir umut ışığı peydah oldu.


Peki hafızası geri gelirse... Bütün pişmanlığıyla öfkesine yenik düşerse... Sorular, sorular, sorular... Çıldırmasına ramak vardı Oliva'nın ama Caleb... Deliler gibi sevdiği adamı bir kez daha elde edebilirdi. Bunu yapabilirdi ve bu sefer gitmesine izin vermezdi. Evet, evet bunu başarabilirdi.

Leah... Ahh o kızıl şeytan... Elime geçse saçını başını seve seve yolacağım, tüm kpss stresimi üzerine kusabileceğim kadın... Bu büyülü hafıza kaybını bile kendi lehine çevirebilecek, Olivia'yı Caleb'siz mi bırakacak? Hepsi ama hepsi Tarry Fisher'in kaleminden Fırsatçı kitabında.

Soluksuz okuyacaksınız bu kitabı. Satırdan satıra, sayfadan sayfaya atladığınız her dakika içinize aşkın her bir yoğunluğu ilmek ilmek işlenecek. Tutkuyu, nefreti, arzuyu, özlemi ve daha milyon tane duyguyu bir anda hissedecek ve bir an gelecek nefesiniz kesilecek karmaşadan.

Okurken yalnızlığıma üzülsem mi sevinsem mi bilemedim. Olivia kadar derinden sevmek istedim birisini. Caleb gibi tahrik edici olmak istedim ve de saçını başını yolmak istesem de Leah kadar kararlı bir şekilde hareket etmek istedim. Bakalım okurken sen nasıl hissedeceksin :) Zaman kaybetmeden alıp, oku derim.

Kitaptan Alıntılar :)

"En sevdiğin rengi unutmak nasıl bir histi? Ya da kalbini paramparça eden kızı?"

"Kulağa çok bencilce geliyor biliyorum ama tek istediğim kendi yolumu bulabilmem için herkesin beni rahat bırakması, anlıyor musun?"

"Çok duygusal biriydi ama bunu gösteremeyecek kadar serinkanlıydı..."

"Gözlerinde bir hüzün var, belki büyük oldukları ya da hayal kırıklığına uğramış gibi uzaklara daldıkları için. Çok kırılgan oldukları kesin, ama cesurlar da çünkü her şeye meydan okurcasına bakıyorsun. Bir de, çeneni tutma biçimin. Cüretkar ve inatçısın ve hep kuzeyi gösteren küçük züppe bir burnun var. İnsanları kendinden uzak tutmak için züppe rolü yaptığını düşünüyorum."

"Mırıldanacak kadar mutluysan dünya tersine dönmüş demektir."

"Yeniden seveceğim, Olivia, senin canın ise hep acıyacak. Yaptığın şey... Kendi ellerinle değersizleştirdin. Hayatının geri kalan her gününde beni hatırlayacaksın, çünkü ben doğru kişiydim ama sen beni fırlatıp attın."

"Birini sevmek, kendini mutlu etmekten daha çok şey demektir. Onun senin olduğundan daha mutlu olmasını istemelisin."

Kitabın Adı: Fırsatçı
Kitabın Yazarı: Tarryn Fisher
Yayınevi: Aspendos


13 Şubat 2014 Perşembe

Rabiş'imin Şirin Yazısı :)


 
                "Ölüler Hesap Sorabilir..." başlıklı blog yazını okuyunca ilk işim bu kitabı almak oldu.

Bitirene kadar elimden düşüremedim. Çok etkileyici ve akıcı bir kitap. Anlattığın kadar varmış :) 
Benim bu kitabı almama vesile olduğun için teşekkürler :)) 

He bu arada  diğer önerilerin arasında beğendiklerimi de not ettim hepsiyle bir an önce kavuşmak istiyorum :) 
Emeğine sağlık...
 

4 Şubat 2014 Salı

Tatlı mı Tatlı Gwenvael'in Hikayesi : Ejderin Tutkusu

Ahhh Gwenvael, kadınların tutkulu rüyası... Bakire avcısı Gwenvael ahhh acaba bir gün gelecek ve o da aşık olabilecek mi?

Peki ya Ejderin Arzusunda yarıda kesilen o kadınla olan trajik karşılaşma ne olacak? Hikaye nerelere gidecek? Canavar gerçekten de canavarlığını gösterip tatlı, sempatik, yakışıklı, gönül avıcı Gwenvael'e kötü bir şeyler mi yapacak?

Tüm soruların cevapları kitapta mevcut ama senle kitap hakkında düşüncelerimi paylaşmazsam çatlarım. Kitabı okurken tırnaklarımı boşu boşuna kemirmedim ya?! Heyecanın doruklarında gezdim ve de sonunda kitabı okumayı bitirdim ve düşüncelerimi birileriyle paylaşmazsam da çatlarım ben!

Çatlamamı istemezsin değil mi okuyucu? İstemezsin, istemezsin, biliyorum ben :)

Bildiğiniz üzre Gwenveal oldukça kendini beğenen bir tip ve kitapta da bunu satır aralarında ayrıntısıyla kendi cümlelerinde gözlemleyebiliyoruz. Misal veriyorum:

"Sen de benim ölmek için fazla güzel olduğumu düşünmüyor musun?"

Nasıl da kendine aşık değil mi tatlı ejderhamız :) Onu bu kadar tatlı yapan da sanırım bu kendini beğenmişliği değil mi ya :)

Ayrıca bu tatlı mı tatlı ejderhamızın yılanı deliğinden çıkarır cinsten de tatlı mı tatlı bir dili var ki akıllara zarar. Yine örnek veriyorum :

"Nasıl ağlanması gerektiğini öğrenmelisin. Yoksa sonunda her şey mahvolur. O bir tek damla göz yaşı harikalar yaratır.
.........
Eğer gözlerin bir bıçak olsaydı, beni şerit şerit doğrarlardı."

Bir kaç satırda okuduğunuz üzre kitaptaki kurgunun oldukça akıcı bir şekilde ilerlediğini fark edebilirsiniz. Şahsen ben çok kısa bir sürede bitirdim kitabı. (Ha hızlı okuyor oluşum benim için bir artı olabilir ki sanırım bu kendini beğenmişlik Gwenveal'den üzerime yapıştı. Beni mazur görün yakışıklı ejderha kadar tatlı olmayabilirim :D )

Sonrasında ilk iki kitaba göre bu kitapta anlatılanlar tek bir konuya odaklı değildi. Yani Gwenveal'le ilgili belli başlı bir kurgu söz konusuyken arka plandaki karakterlerinden hayatlarıyla ilgili bir hayli fazla ayrıntı ve sonuçlanmaya doğru filizlenen kısımlar mevcuttu. Bu durumda çıkacak yeni kitap için okuyucuları oldukça merakta bırakan bir ayrıntı olarak burada dursun.

Kanlı kraliçe Annwyl ikizleri dünyaya getirecek enerjiyi insan vücudunda barındırıyor mu sorusunun cevabı da bu kitapta gizli. Minatorların neden Annwyl'in peşinde olduğu da...

Eğer ki serinin ilk iki kitabını okuyup da bu kitabı hala almadıysanız büyük bir zaman kaybı içerisinde olduğunu söylemek isterim. Çünkü ilk iki kitap oldukça iyiyken bu kitap muhteşem diyorum.

Peki ya Canavar, canavar kim, onun hikayesi ne dediğini duyar gibiyim. Onun hakkında da kendi sözlerinden ufak bir alıntılama yaparak biraz bilgi vermek istiyorum:

"Kişinin diz çökerek , kendisini dinlemeyen tanrılara yalvarmak yerine kendi ayakları üzerinde durarak sadece kendi kendisine güvenmesi çok daha iyidir."

Son olarak yazımı kitaptan bir sözle bitirmek istiyorum:

"Dilersen başkalarına yalan söyleyebilirsin. Onlara yalan söyle, onlarla oyna, onlara duymak istedikleri şeyleri söyle. Ama bana bunları yapma. Asla yapma. Bir daha asla...

Kitabı aldığında soluksuz okuman dileklerimle, mutlu kal :)


Kitabın Adı: Ejderin Tutkusu
Kitabın Yazarı: G. A. Aiken
Yayınevi: Ephesus Yayınevi

5 Ocak 2014 Pazar

Tarryn Fisher'dan Fırsatçı


Blogumu takip edenler bilir ki ben kpssye hazırlanan biriyim. Çok fazla boş vaktim yok. Ya ders çalışıyor oluyorum ya da dershane yollarında otobüslerde sürünüyor oluyorum. Böyle olunca da eğlenceli vakit geçirmek benim için büyük bir önem taşıyor.

Yeri geliyor müzik dinliyorum, sırf beynim dinlensin diye... Yeri geliyor film izliyorum sırf bu sene kpssde güncel bilgilerde soruldu diye... Ve yeri geliyor kitap okuyorum -ki bu en sevdiğim eğlenceli vakit geçirme hali- ve okuduğum kitapları yorumluyorum. 

Şu ana kadar bir çok kitap yorumu yazdım blogumda ama bugüne kadar hiçbir kitabı bitirmeden o kitap hakkında bir şeyler yazmamıştım. Sanırım Tarry Fisher'in Fırsatçı kitabı bir ilk olarak bloguma teşrif ediyor. 

Kitabın arka kapak yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum:

"Kalbini sadece bir kez verebilirsin; ondan sonraki her şey ilk aşkının peşinden gelir. 

Her fırsattan istifade etmesiyle bilinen sivri dilli Olivia Kaspen, akılsızca çekip gitmesine izin verdiği eski erkek arkadaşı Caleb Drake ile şans eseri karşılaşınca kendisini ilk aşkıyla ikinci bir şans isterken bulur.

Caleb'in hafızasını kaybettiği öğrenen Olivia, onu geri kazanmak için ne kadar ileri gidebileceğine karar vermelidir. Ancak gerçek kimliğini ve kötü geçmişlerini gizli tutmaya çalışan Olivia'nın en büyük engeli Caleb'in kurnaz yeni kız arkadaşı Leah Smith'tir.

Böylece bu iki hırslı kadın arasında kendilerini hatırlamayan bir adamı elde etmek için girdikleri vahşi bir mücadele başlar. Ama çok geçmeden Olivia, bir zamanlar kendisinin olanı almak için savaşırken yalanlarının sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalır. 

Peki, aşk her şeyi affeder mi?"

Aşk ve yalan çıkmazında sürüklenen ve okuyucuyu da yanında sürükleyen bu romanı okumak isteyeceğinizden eminim. Beklemede kalın, kitabı hele bir bitireyim. Muhteşem bir yazıyla geri döneceğim nihahahahahah.

24 Kasım 2013 Pazar

Çok Sert...

Yokluğuna alışamadığım, varlığına katlanamadığım... Beni korumaya çalışırken kendimi aşağılık bir varlık gibi, dokunduğundaysa dünyanın sahibiymişim gibi hissettiren adam... 

Sed... Sedric Lionheart... 
Aşkın tenimi dağlarken, dokunuşun tutkulu bir arzu nehrinde boğuyor beni. Nefes alışverişlerimi zorlaştırıyorsun. 

Senin adının geçtiği her bir satırda bir insan nasıl bu kadar odun olurken nasıl bir kadar duygu yüklü olabilir demeden edemiyorum!

Bazı hareketlerinle korumacı içgüdünü gözler önüne sererken, bazı hareketlerinle seni ıslak odunla eşek sudan gelinceye kadar dövesim geliyor... Keşke diyorum içinden geçenleri kelimeleştirip de seslendirse... Keşke bütün acılarını içine atıp da kendini duvarların arasına hapsetmese... Bu kadar mı zor duygularını açıkça dile getirmek?

Nesin sen? İn misin, cin misin?

"Jessica'nın vermeye gönüllü olduğu her şeyi alırdı. Sadece kalbinin içindeki bu hastalıklı ağrıya alışması gerekiyordu..."


Öyle ayrılıklar vardır ki insanın hayatında tamiri güç yıkımlar yaratır. Jessica'nın gidişi de Sed'de tamiri güç yaralar açmıştı... Ancak Sed bu yaraları yok saymaya çalışırken Jessica'yla ansızın hiç beklemediği bir gecede, hiç beklemediği bir yerde karşılaşmayı beklemiyordu...

Tesadüfler aşkın büyüsünden midir, nefretin yoğunluğundan mı? Sed'le Jessica tekrar bir araya gelecekler mi tesadüflerin çıkmazında yoksa yolları tamamiyle mi ayrılacak? Hepsi ama hepsi Olivia Cunning'in harikulade kitabı Sert Rock'ta akıcı bir şekilde anlatılıyor. Kitap o kadar akıcı ki tadı uzunca bir süre akılda kalıyor. 

Ne yalan söyleyeyim bu aralar aşktan meşkten yana şansım hiç yokken aşkın, ihtirasın, tutkunun, arzunun bol olduğu kitapları okumak biraz da olsa bana yalnızlığımı unutturuyor. Bu yüzden Ephesus Yayınlarına ne kadar teşekkür etsem azdır. Beni bu kpss çıkmazında yalnız bırakmadıkları gibi, berbat sınav stresimin arasında bile bana güler yüz sunabildikleri için kendimi şanslı hissediyorum.

Kendimi iyi hissetmemi sağladı Sert Rock... Bu yüzden okumanızı tavsiye ederim. Ucu açık kalan sorularımın cevapları satır aralarında gizli... 

Kitabın Adı: Sert Rock
Kitabın Yazarı: Olivia Cunning
Yayınevi: Ephesus Yayınevi


22 Ekim 2013 Salı

Aşkın Şekli Olur Mu Ejderin Aşkında Okuyacağız...

Nice kitaplar okudum vampirlerin, zombiler, kurt adamların, meleklerin ve de şeytanların insanlara olan aşkını yazan...

Nice film izledim vampirlerin, zombiler, kurt adamların, meleklerin ve de şeytanların insanlara olan aşkını anlatan...

Ve bir ilk Ephesus Yayınlarıyla hayatıma girdi... Ejderlerin Aşkı...

Aşkın yaşı yok!
Aşkın cinsiyeti yok!
Aşkın etniği yok, kökeni yok, ırkı yok!
Aşkın şekli yok bir kere!
Nerede, kime ve nasıl aşık olacağımızı bilemeyiz.



Aşk çirkini güzelleştirir, caniyi melekleştirir. Büyü gibidir aşk. Damarlarınızdan damla damla akar, gözlerinizde can bulur. Kanlı Annwyl'in aşkı da savaş meydanlarıydı... Taa ki ejderhasıyla karşılaşıncaya kadar.

Bir insan ejderhaya aşık olabilir miydi? Herkesin deli gibi korktuğu, küle döneceği ihtimaliyle köşe bucak kaçtığı bir kara canavara Kanlı Annwyl aşık mı olacaktı? Böyle bir aşkı narin bir kadın bedeni savaş meydanlarında da geçirmiş olsa ömrünü kaldırabilecek miydi? Böyle bir ihtimal var mıydı?

Kitapta da geçtiği gibi...

"
-Öylesine gitmesine izin mi verdiniz yani?
Danelin Brastias'la bakıştı.
Brastias başını kaldırdı.
"Belki de Kanlı Annwyl 'le hiç karşılaşmadın ama onun hiçbir yere gitmesine izin veremezsin. Sadece yolundan çekilirsin."
"

Savaş meydanlarından aşk semalarına inebilecek mi Kanlı Annwyl? Herkesin korktuğu Fearghus'la yüzleşebilecek mi Annwyl? Hikayenin sonu nerede bitecek? Savaş meydanlarının kanı duracak mı? Öcünü alabilecek mi Annwyl abisinden? Hepsi ama, hepsi Ejderin Aşkı kitabında sizleri bekliyor olacak.

Bu seri kaçmaz :)

Kitabın Adı: Ejderin Aşkı
Kitabın Yazarı: G.A.Aiken
Kitabın Yayınevi: Ephesus Yayınları



13 Temmuz 2010 Salı

Brida Ve Cacık

Ne biçim bir başlık bulmuşum ben de yav.
Sanki kitap iğrençmişte ben bu kitaptan cacık olmayacağını anlayınca kalktım cacık yaptım keyfime baktım demişim gibi.
Ama kitap tadından yenilip yutulasıydı.

Dün gece iki sularında bitirdim Bridayı...
Kitabın bitimine bir kaç sayfa kala karnımın gurultusunun duyunca birşeyler yeme ihtiyacı duydum ama o saattede ağır birşeyler yemek istemedim.
Hem kiloyu düşündüm hem de ağır birşeyler yersem uykumun kalitesinin yerler bir olma olasılığı kafamı kurcikledi.
Bende kalktım kendime cacık yaptım :D
Hem kitabın son satırlarını zevkle okudum hem de karnımın gurultusunu bastırdım.

Kitaba gelecek olursak içinden bir kaç satırı sizinle paylaşmak isterim. İşte o satırlar:
Meleklerin soyundan gelen ve tanrıyla iletişim kurabilmek için yalnızlığa ihtiyaç duyan  birkaç yaratık dışında, insanlığın geri kalanı ancak yaşamlarının bir noktasında, bir anında ruh eşleriyle karşılaşabildikleri takdirde tanrıyla bütünleşebilirler.
..................
-Ruh eşimi nasıl tanırım?
-Riske girerek. Başarısızlık, hayal kırıklığı risklerini göze alacaksın, ama  aşk arayışından hiç vazgeçmeyeceksin.Arayışına devam ettiğin sürece sonunda zafere ulaşacaksın.
....................
Şimdi gerçek olanlar bir zamanlar yalnızca hayalimizdi. (William Blake'ten alıntı yapılmış)
........................

Bu kadarı sizi tatmin etmeye yeter mi? Yoksa kitabı alıp okuyacak mısınız?
Bence kitabı alıp okumalısınız, hayatınızın bir anında böyle bir kitabı okumadığınız için pişman olmak istemiyorsanız tabi...
Kendinize ufakta olsa bir şeyler katmanız için, Paulo Coelho size zengin kelime dağarcığıyla büyülü bir dil sunuyor bu kitapta...